Kurtuluş” terimi, tehlikede olmayan ve kurtarılması gerekmeyen Ruh’a yönelik değildir. Kurtuluş, Ruh’un birliği olmayan, ancak birliğin yeniden kurulmadan önce elde edilmesi gereken “doğru düşünüşten” başka bir şey değildir. Doğru düşünüş doğal olarak bir sonraki adıma götürür, çünkü doğru algılama tamamen saldırısızdır, böylece yanlış düşünüş ortadan kalkar. Ego yargılamadan yaşayamaz ve böylece uygun bir şekilde bırakılır. O zaman zihnin hareket edebileceği tek bir yön olur. Zihnin aldığı yön her zaman kendiliğinden oluşur, çünkü bu, kaçınılmaz olarak zihnin katıldığı düşünce sistemi tarafından verilir.
Mucizeler Kursu OE, 4.III.36 – Çeviri: Bengü Aydoğdu
Kurtuluş, basitçe zihnin yanlışını doğruya çevirmekse ve bunu yapmak için egonun değil Kutsal Ruh’un düşünce sistemini kabul etmekse, o halde tüm ayrılık ve yargılayıcı fikirler bırakılmalı çünkü insanlar arası ayrım ve “farklılıklar” yapan, iyi kötü diye yargılayan, ben ve öteki diye tanımlayan düşüncelerin tümü egodandır. Buna spritüelmiş gibi görünen fikirler ve metotlar da dahildir.
Mucizeler Kursu’nda şöyle okuruz:
Ruh, Tanrı ile olan birliğini asla kaybetmez. Sadece zihnin Kefarete ihtiyacı vardır. Mucize, zihni ruhun hizmetine sokarak Mesih’in Kefaretine katılır. Bu, zihnin uygun işlevini kurar ve hatalarını düzeltir.
Mucizeler Kursu OE 1.I.45
Demek ki zihnin Kefarete ihtiyacı olduğundan Tanrı’nın değil egonun tasarımı olmalı çünkü Tanrı Kefarete ihtiyacı olan bir şey yaratmaz. O, mükemmel ve kusursuz yaratır. Tanrı’nın başlı başına niteliği budur. En azından bunu Tanrı hakkında kesinlikle söylebiliriz. Mucizeler Kursu’nu okuyup uygularken kelimelerin ötesine, mânâ boyutuna geçmeyi de öğrenmeliyiz. Kursun terim ve kavramları biz öğrencileri bazen oldukça zorlayabilir. Bu nedenle “entellektüel” “tartışmalar” ve “ezberlemeler” yapmamaya özellikle gayret göstermeliyiz yoksa egonun kalesi olan zihinde yerimizde sayabiliriz.
İnsanın iradesi egodandır, Kutsal Ruh’un iradesi saf Ruh’un rüya olan dünyaya yansımasıdır. Kursta bunu öğreniriz. Zihin gerçek mi sorusuyla karşılaştımızda ilk olarak Kutsal Ruh yerine neden Kutsal Zihin veyahut saf Zihin denmiyor diye düşünebiliriz. Zihin gerçek mi değil mi sorusu sadece bu iki kavram sayesinde kendiliğinden cevaplanıyor bence. Zihin gerçek olmadığı için Kutsal Zihin demiyoruz.
Mucizeler Kursu’nda şunu okuruz:
İnsanın zihni illüzyonlar tarafından ele geçirilebilir, ancak ruhu ebediyen özgürdür. Bir zihin sevgisiz algılarsa, boş bir kabuk algılar ve içindeki ruhtan habersizdir. Ancak Kefaret Ruhu uygun yerine geri getirir. Ruha hizmet eden zihin yenilmezdir.
Mucizeler Kursu OE 1.I.33
Ruh’a hizmet eden zihin… Bu cümlede kimin efendi kimin hizmetçi olduğu apaçık ortada. Ruh asla değişmez özümüz iken zihin egonun yaptığı bir yansıtma ve algılama aracıdır. Dünya rüyası oluşmadan önce zihin yoktu çünkü bir olan Ruh’un neden bir zihne ihtiyacı olsun ki? içindeki ruhtan habersizdir cümlesi sanki zihnin içinde Ruh varmış gibi yorumlanabilir. Bu doğru olmaz çünkü RUH bu dünyada olmadığı gibi dünyadan da değil. Kutsal Ruh’un sadece bir sembol olduğunu öğreniriz ki, bu da tanrısal olan her şeyin rüyada sadece bir yansıma olarak mevcut olduğu sonucunu doğurur. Demek ki RUH dünyada yoktur fakat ONUN mevcudiyeti rüyaya bilincin itkilenmesiyle yansıyabilir.
Zihnimizin ikiye bölünmüşlüğünü anlatan kursda egonun sahip olduğu kısma yanlış düşünüş, Kutsal Ruh’un sahip olduğu kısma doğru düşünüş kavramı verilmiş. Fakat gerçeklikte her ikisi de yok çünkü düşünen yok. Bu nedenle zihin de yok. Fakat dünyada, varolduğunu sandığımız illüzyonun içinde zihin egemen olduğu için zihinden bahsetmeliyiz, onun doğrusunu ve yanlışını ele almalıyız ve hatta Tanrı’nın zihninden bahsetmeliyiz ki, zihni dönüştürmenin neden gerekli olduğunu anlayalım. Nihayetinde dönüşüm algının dönüümünü kasteder çünkü bilzer algı yoluyla öğreniriz. Nihayetinde ama, son adımda ne zihin kalır ne bilinç ne algı. Saf Ruh tektir ve bilmektir ve tam da bunu deneyimleriz. Son olarak Mucizeler Kursu’ndan şu bölümü ilave etmek istiyorum:
İçinizdeki Mesih’in sizin için yorumlamasına izin verin ve Tanrı Oğlu’na lâyık olmayan dar küçük inançlarla gördüklerinizi sınırlandırmaya çalışmayın. Mesih Kendine gelinceye kadar, Tanrı Oğlu kendisini babasız olarak görecek.
Mucizeler Kursu OE, 10.VII.61