Genel

Mucizeler Kursu’na inanmana gerek yok

Mucizeler Kursu ile ilk kez ilgilenmeye başladığımda – yıl 2005 idi – kitabı duvara fırlatmak istemiştim. Mucizeler Kursu kitabını zaten kendim satın almamıştım, bir arkadaşım bana hediye etmişti. Ardından okuyacağıma dair sözümü almıştı. Ben de sözümü tutmak için elbette okumaya başladım. O zamanlar ateisttim, din konusu benim için anlamsızdı hatta gençliğimin idolü olan Karl Marx’ın “Din toplumun afyonudur” sözünü benimsemiştim. Mucizeler Kursu’nda karşıma çıkan İsa, Mesih, Kutsal Ruh ve Tanrı kavramları sinirlerimi tepeme sıçratıyordu. Epey bir süre Tanrı’ya veya İsa’ya inanmak istemedim ve şüphelerle doluydum ama o zamanki hayat şartlarım ve dünyaya bakışım o kadar canımı sıkıyordu ki ve o kadar bıkmıştım ki hayatımdan, oldukça psikolojik bir alt yapısı olan kursun bana belki bir faydası olur diye kendi başıma zahmetli bir şekilde okumayı sürdürdüm. Zaman içinde içimdeki dirençler, retler ve karşı çıkmalar ben kursu okudukça azaldı. Okurken tekrar tekrar belirli cümlelerde takılıp kaldım. Kursta “Okuduklarına inanmana gerek yok!” tarzında cümleler vardı. Bir gün dersler kitabının girişinde şunu okudum:

“Bu düşüncelere inanmana gerek yok, onları kabul etmene gerek yok, onları hoş karşılamana bile gerek yok. Bazılarına aktif olarak karşı çıkabilirsin. Bunların hiçbiri önemli değil, etkililiklerini de azaltmaz. Dersler kitabında yer alan düşünceleri uygularken istisnalar yapmana izin verme ve bu düşüncelere tepkin ne olursa olsun onları uygula.”

Bunun benim için ne kadar rahatlatıcı olduğunu söyleyemem. Demek ki, körü körüne hiçbir şeye İnanmak zorunda değildim! Şüphe duymama izin veriliyordu! Hatta karşı bile çıkabilirdim. Sadece kursu okuyup dersleri uygulamam isteniyordu. Bundan daha kolay olabilir miydi bir yol? O an olduğum gibi kalmama izin veriliyordu, kurs beni tenkit etmiyordu ve inanmamı zorlamıyordu. Kurs ve konuşanı olan İsa beni olduğum gibi kabul edip bulunduğum yerden elimden tutup birlikte yürümeye davet ediyordu. İşte bunu anladığımda din ve spritüel konulara yönelik önyargılarımı bırakmaya ve kursun bu had safhada anlayışlı, sevgi ve merhamet dolu çizelgesini tüm içtenliğimle takip etmeye başladım.