Mucizeler, insanlar arası açığa çıkan sevginin saf iletişiminden doğan bir durumdur ve sınırı yoktur çünkü sevginin sınırı yoktur. Mucizelere hazır bir zihin her türlü mucizeyi alabilir, verebilir. Mucizelerin zorluk boyutları yoktur. Her şey mümkündür. Mucizeler insanların birbiriyle olabilen en yüksek iletişim seviyesidir. Mucizeler Kursu’nda ders 340 ile 341 arası bir tanımlama yer alır. Mucize nedir başlığı altında beş paragraf yer alır.
Mucize nedir?
1. Bir mucize bir düzeltmedir. O ne yaratır ne değiştirir. O sadece tahribata bakar ve zihne gördüklerinin yanlış olduğunu hatırlatır. Hatayı ortadan kaldırır, ancak algının ötesine geçmeye veya affetmenin işlevini aşmaya teşebbüs etmez. Böylece zaman sınırları içinde kalır. Buna rağmen, zamansızlığın ve sevginin uyanışının geri dönüşünün önünü açar, çünkü getirdiği yumuşak çözüme korku yol vermelidir.
2. Bir mucize lütuf armağanını içerir çünkü o bir olarak verilir ve alınır. Böylece, onun yollarını hiç anlamadığı için dünyanın itaat etmediği hakikat yasasını gösterir. Bir mucize daha önce baş aşağı olan algıyı tersine çevirir ve böylece tezahür eden garip çarpıtmaları sonlandırır. Algı şimdi hakikate açıktır. Affetmek şimdi haklı olarak görülür.
3. Affetmek, mucizelerin yuvasıdır. MESİH’İN gözleri onları, merhamet ve sevgiyle baktıkları her şeye sunar. Algı, O’NUN görüşünde düzelmiştir, ve lanetleyecek olan şey kutsamak için gelmiştir. Affedişin her zambağı* tüm dünyaya sevginin sessiz mucizesini sunar. Ve her biri, Yaradan’ın ve mükemmel saflık ve sonsuz sevincin ışığı içinde olan yaratılışın evrensel sunağı olan TANRI’NIN SÖZÜ önüne koyulur.
4. Mucize, ilk önce inançla kabul edilir, çünkü onu istemek, zihnin onu göremediği ve anlamadığı bir şey olarak tasavvur etmeye hazır olduğunu ima eder. Fakat bu inanç, dayanaklarının gerçekte orada olduğunu göstermek için tanıklarını getirecektir. Ve böylece mucize, ona olan inancınızı haklı çıkaracak ve onun daha önce gördüğünüzden daha gerçek bir dünyaya dayandığını gösterecek; orada olduğunu düşündüğünüzden kurtarılmış bir dünya.
5. Mucizeler aç ve susuz yaratıkların ölmek için geldikleri kuru ve tozlu bir dünyaya Cennet’ten gelen şifalı yağmur damlaları gibi düşer. Şimdi suları var. Şimdi dünya yeşil. Ve, doğmuş olanların asla ölmeyeceğini göstermek için her yerde yaşam belirtileri filizlenir çünkü yaşamı olan ölümsüzlüğe sahiptir.
Not: *Zambak, özellikle beyaz renkte, saflığı ve masumiyeti simgeler. Aynı zamanda MESİH’İ simgeleyen bir işarettir.
Bir mucize insani mantık çerçevesi içinde anlaşılmaz, çünkü insani düşünce boyutunu aşar algı boyutunu aşmasa da. Tepetakle ve düzeltilmiş algı kavramlarını anlamak için şu benzetme yararlı olabilir: Dünya düzeyinde akli dengesini kaybetmiş bir insan tımarhaneye kapatılır. Kendisini örneğin insan değil tavuk olarak algılamaktatır ve etrafındaki herkesi tavuk olarak görür. Sağlıklı zihni olanlar onun algısının doğru olmadığını bilir. Bu nedenle hastanın algısının düzeltilmesi gerekir. Bu düzeltme ama duyu düzeyinde, yani görme, duyma vs., değil, düşünce düzeyinde yapılmalıdır. Çünkü hastalığın kaynağı düşüncelerdir sonrasında duyulara yansıyan. Tımarhanedeki uzman şifacılar tarafından kendini tavuk sanan hastamız bir iyileştirme programına alınır. Bu programın sonunda akıl sağlığını yitirmiş kişi iyileşir ve kendini tekrar olduğu insan olarak algılar. Tımarhaneden taburcu olur.
Dünyadaki insanların tümü, iyileşmişler hariç, kendini tavuk sanan hastamızın sayısız örnekleridir. Dünya bir tımarhanedir. Buraya hastalar gelir. Ancak şifacımız dünyadan değildir. Dünyada bedenli öğretmenler olarak seyir edenlerin yalnızca bedenleri ve kişilikleri buradandır, şifa veren zihinleri ruhsal alemin yansımasıdır, hakikatten gelendir. Onlara verilen ermiş sıfatı bu anlayıştan doğar. Murada ermek, TANRI’YA, kendi ÖZÜNE ermek demektir spiritüel yolda. Bu yol mucizelerin taşları ile döşelidir. Her adımımız bir mucize olabilir. İhtiyacımız olan her şey verilecektir. Bizler egomuzla araya girmezsek. Delilik, egodur.
Bengü Aydoğdu