Genel Mucizeler Kursu

Uyanış nerede gerçekleşir?

“Uyanış bedende gerçekleşmez. Zihinde gerçekleşir” diye iddia eden bir koçun lafı bu. Bir öğrenci bu sözün geçerliliğini sordu bana.

Uyanış ne bedende ne de zihinde gerçekleşir. Uyanışın gerçekleştiği bir “yer” yoktur! Uyanış, var olduğunu sandığımız “zihnin” ve “bilincin” ötesine geçiştir. Peki, geçen kimdir? Yoktur geçen “biri”. Neden? Çünkü zihin de bilinç de illüzyondur, o yüzden ne geçen var ne geçilen.

Hakikatı bilmek, onu yeniden hatırlamak uyanıştır. O halde hatırlayan kimdir? Tanrı Oğlu’dur, yani Tanrı’nın evladı, Tanrı’nın tek yaratımıdır. Fakat hatırlayan hatırladığında, ki, böyle bir şey gerçeklikte asla olmadı, ruhsal gözlerini açtı ve ne beden ne zihin ne de bilinç geriye kaldı. Olmayan bir şeyin içinde, yani zihinde uyanış olabilir mi? Olamaz. Uyanan Ruh’tur. Biraz ondan biraz bundan diyerek karıştırıp ortaya “karışık bir mucize salatası” sunan bu nefes koçu, anlattıklarıyla Mucizeler Kursu’nu ilişkilendirirken kursu egosuyla yorumladığının, dolayısıyla saptırdığının farkında değil. Öğrendiği gibi öğretiyor, yani, yanlış öğrendiği için yanlış öğretiyor. Kursu okuyan ve anlayan birine bu lafı doğru diye satamaz. Fakat, doğruyu yanlışı henüz ayırt edemeyenlere ermiş rolünü oynayıp yutturabilir. Günümüzde Şems yaşasaydı ne yapardı acaba bu tür “sahte pirlerle”, merak ediyorum doğrusu.

Hakikat bilgileri ve uyanış anlatılabilecek şeyler değildir. Sadece yaklaşımlar ve benzetmeler yapılabilir. “Anlatabilirsen, TAO TAO değildir diye Laotzu tam da bunu kastetti. Uyanış deneyimlenir fakat anlatılamaz.

Uyanış zihinde gerçekleşir diye iddia edersek, zihnin gerçek olduğunu ve hakikat boyutunda var olduğunu iddia etmiş oluruz. Bizim işimiz şimdilik zihinle fakat sadece arındırma babında. Uyanış, bomboş veya hazır bir zihne ulaştıktan sonra Tanrı’nın tetiklediği son adımdır ve istemle gerçekleşmez. Kimmiş bu, uyanışı garanti eden kişi? Bunu İsa bile yapamadığını vurgularken, günümüz koçları İsa’yı da aşmış olmalılar.

Hatırlayın: Sri Nisargadatta Maharaj’a birisi sormuş “Ölümden korkmaz mısınız?” diye. Maharaj; “Ben zaten ölüyüm” diye yanıtlamış. “Ne anlamda?” diye sormuş diğeri. Maharaj; “Ben çifte ölüyüm. Sadece bedenime değil, zihnime de” demiş.

Ne demek bu, hem bedenime hem de zihnime ölüyüm? Zihin de, beden gibi illüzyondur. O halde uyanış bedende olmazken zihinde nasıl gerçekleşebilir, zira aralarında fark yok. Bizler algı yaratıkları olarak bir şeyin zihinde gerçekleştiğine inanabiliriz çünkü öyleymiş gibi algılarız fakat uyanış algılama değil bilmek olduğu için bu yanlış bir inanıştır. Bu nedenle, uyanış zihinde gerçekleşir lafı uyanışı değil uyanışın illüzyonunu anlatır.

Mucizeler Kursu’nda İsa şöyle diyor:

Sen kendi çağrına uyanacaksınız, çünkü uyanma çağrısı senin içinde yatıyor. Ben senin içinde yaşarsam uyanırsın. Fakat, senin aracılığınla yaptığım işleri görmelisin, yoksa onları sana verdiğimi fark etmezsin. Senin aracılığınla yapabileceğime inandığın şeylere karşı herhangi bir sınır koyma, aksi takdirde senin için yapabileceklerimi kabul etmezsin. Fakat, zaten her şey çoktan yapıldı ve aldığın her şeyi vermezsen, kurtarıcının canlı olduğunu ve senin O’nunla beraber uyandığını göremezsin. Kurtuluş ancak başkalarıyla paylaşıldığında tanınır.

İsa diyor ki, “Ben senin içinde yaşarsam, uyanırsın!” Bu cümledeki Ben insanoğlu İsa değil, Mesih’tir. Hepimiz tek bir Mesih’iz. Onu inkâr ederek kendimizi bu dünya rüyasına bağlıyoruz, kendimizi beden, zihin ve bilinç diye algılıyoruz. Oysa biz saf RUH’uz. Varlığımız bilinç değildir. VARLIKtır. Bu farkı iyi anlamak lazım sözcüklerin ve yanlış bilgilerin tuzağına düşmemek için.

Arkadaşlar; mantığınızı çalıştırın ve sık eleyin önünüze atılan bilgi kırıntılarını. Vatikan’daki Papa’yı da milyonlarca insan Tanrı’nın dünyadaki vekili diye anıyorlar ve ona tapıyorlar. Oyse Papa’nın aydınlanmış bir yanı yok; olsaydı Papa olmazdı. En azından şimdiki halinden farklı olurdu ve insanlığa bir faydası dokunurdu. Vatikan yeryüzünde üst safhalarda yer alan bir din sömürgesidir. Onun dogmalarına, kurallarına ve İsa’nın öğretisinin yorumuna isterse tüm dünya doğru diye inansın, bu onu yine doğru yapmaz hakikat babında.

Koçlar için aynı bakış açısı geçerli. Bir koçun yüzbinlerce izdeşçi var diye o “kişi” doğru bir öğretmendir sonucu çıkmaz. Aksine, dünya yanlışların beşiğidir ve dünyada doğruyu bulmak basit olsa da, egosal insanoğlu için zor ve acılıdır.